Okullarda sürekliliği yüksek hediyeler, öğrenciler arasındaki kardeşliği ve arkadaşlığı zedeler.
Hediyenin de bir dozu olmalı!
Son dönemlerde bazı okullarda velilerin hem bireysel hem de sınıf olarak bir araya gelmesi, eğitimcilerden yüksek bedellerle hediyeler alması, öğrenci ve velilerin okul ve eğitimdeki birlikteliğine zarar vermektedir. Yüksek ücretlerle gidilebilen ancak aynı zamanda öğrencilerin tekrar samimi arkadaş ve arkadaş olmalarına da engel olan geziler ve programlar. Hediye vermenin ölçülü olması gerektiğini hatırlatan uzmanlar, çocuğun her isteğinin yerine getirilmesinin ileride birçok soruna yol açacağını belirtiyor. prof. Dr. Sırrı Akbaba, “İstediği her şeye ulaşan çocuk kendine hedef koyamaz hale gelir. Kendine ulaşmak için bir hedef koyamayan insan, boşluk ve hiçlik duyguları yaşar ve mutsuz olur.
Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi (İTBF) Rektör Danışmanı Psikoloji öğretim üyesi Prof. Dr. Sırrı Akbaba, iyi insan olmak, erdemler ve okul uygulamaları üzerine değerlendirmelerde bulundu. Okulların genel amacının uygun insan yetiştirmek olduğunu belirten Prof. Dr. Sırrı Akbaba, “İyi insan erdemli insandır. Başta Farabi ve İbn Sina olmak üzere Türk-İslam filozoflarının faziletleri aşağıdan yukarıya; Bunları iffet, cesaret, hikmet ve adalet faziletleri olarak tasnif etmiştir. dedi.
Sonsuz istekler sonlandırılmalıdır
“İffet, genel olarak bütün isteklerimizi optimize etmektir” diyen Prof. Dr. Sırrı Akbaba, “Yani insanın istek ve arzuları sonsuz ve sınırsızdır. Bunları karşılayacak mal ve hizmetler sınırlıdır. Akılcı olan şey, sınırlı veya az sayıda mal ve hizmeti herkese yetecek şekilde kullanabilmek için sonsuz arzuları sınırlamaktır. İşte aşırılıktan doğabilecek sorunlardan kendinizi ve diğer varlıkları korumak için; İradesini sabit tutanlara iffetli denir.” dedi.
Her dileğin yerine getirilemeyeceğini öğretin.
İyi insan yetiştirmek için anne baba ve öğretmenlerin iffetle ilgili doğruları öğrenmeleri ve çocukların isteklerine karşı duyarlı olmaları gerektiğinin yanı sıra her isteklerinin karşılanamayacağını onlara göstermeleri gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sırrı Akbaba, “Hem sözlü hem de davranışsal yönergelerle; Sonsuz ve sınırsız olarak algıladığımız dünyanın, evreninin de sonlu olduğunun kabaca kullanılamayacağı bilinci her insana çocukluktan itibaren aşılanmalıdır. Aşılanan bu bilinç sayesinde çocuklar iffetli davranışlar sergilemekte, yetişkinler de bu sayede iyi insan yetiştirme hedefine ulaşmaktadır.” söz konusu.
İstediği her şeyi başaran çocuk kendine hedef koyamaz hale gelir.
Günümüzde en çok konuşulan tüketim çılgınlığı davranışlarına dikkat çeken Prof.
“Şimdi ‘tüketim çılgınlığı’ olarak adlandırılan iffet eksikliğine neden olan okuldaki tezahürlerden bazıları şunlardır: Çocuklar için değerli araçlar satın almak, yüksek fiyatlı seyahat programları, değerli hediyeler. Ahlaksızlığa yol açsa da birçok aile çocuğun her türlü ihtiyacını karşılamanın iyi sonuçlar doğuracağını düşünür.
Hedef koyamayan insan mutsuz olur.
Her şeyden önce anne babalar şu varsayımın yanlış olduğunu bilmelidirler: Her istediğini elde eden çocuk kendine hedef koyamaz hale gelir. Kendine ulaşmak için bir hedef koyamayan insan, boşluk ve hiçlik duyguları yaşar ve mutsuz olur. Daha sonra aile büyükleri çocuklarının gelecekle ilgili herhangi bir hedefleri olmadığından şikayet ederler ve çocuğun mutsuzluğunun her isteğinin bir anda yerine getirilmesinden kaynaklandığını anlayamazlar.”
Hediye vermenin de ölçülü olması önemlidir.
Hediye vermenin Türk toplumunun güzel geleneklerinden biri olduğunu kaydeden Prof. prof. Sırrı Akbaba, “Okullarda öğretmenler günü gibi özel günlerde öğrenciler öğretmenlerinden hediyeler alıyor. Sıradan olan her şeyin fazlasının yanlış olduğu da bilinmektedir. Bu nedenle hediye verme ölçülü yapılmalı ve aşırıya kaçılmamalıdır. Okul, toplumun küçük bir bölümüdür. Evdeki ve dışarıdaki aşırılık okula da yansımıştır. Bazı öğrenciler küçük bir hediyeyi bile almakta zorlanırken, bazıları çok değerli hediyeler alabiliyor. Bu durum ayrımcılığa yol açmakta ve öğrencilerin samimi arkadaş ve tanıdık olmalarını engellemektedir. Analiz ise, fakir öğrenciler adına aile-öğretmen birliğine katkıda bulunarak tüm sınıfın ortak bir hediye aldığı yönündedir. Ortak hediye öğrenciler arasındaki rekabeti ortadan kaldırmakla kalmaz, aynı zamanda işbirliği kültürünü de geliştirir. Hediye kabul etmeyen öğretmenlere de saygı gösterilmeli ve onların da geçerli ilişkileri olduğu bilinmelidir.” tavsiye verdi.
Uygunsuz eğitim, kontrolden çıkmış öfkeye yol açar
“Öfkemizi kontrol edebildiğimizde cesaretin erdemini yaşıyoruz” diyen Prof. . Öfkelerini kontrol edememeleri organik değilse de manevidir ve muhtemelen yanlış eğitimden kaynaklanmaktadır. Anne-baba olarak çocuğun her isteğini hızla yerine getirdiğimizde, onu sadece iffet faziletinden mahrum etmekle kalmayacak, aynı zamanda öfkesini kontrol edememesine de sebep olacağız. Sonuç olarak öfkesine hakim olamayan, yani ‘cesaret erdeminden yoksun’ bireyler yetiştiriyoruz.” söz konusu.
Okul yönetiminin tutumlarının da değerli olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sırrı Akbaba, “Gezi yapılacaksa okul yönetimi organize etsin; Seyahatler sadece varlıklı ailelerin çocukları için değil, hem eğitim amaçlı olmalı, hem de yoksul öğrencilerin giderleri okul-aile birliklerinden karşılanarak geziye katılımları sağlanmalıdır. Okul yönetimi, eğitici olmayan ve öğrenciler arasında ayrımcılığa neden olan değerli seyahat planlarını reddetmelidir. Bu konudaki bilgi eksikliğini gidermek için psikolojik danışmanlar (psikolojik danışmanlar) tarafından veli toplantıları ve veli toplantıları yapılmalıdır. söz konusu.
Çocuklara sadece almaları değil, vermeleri de öğretilmelidir.
İffet ve yiğitlik faziletine eren gencin, irfan faziletini de rahatlıkla yaşayabileceğini belirten Prof. Dr. Sırrı Akbaba, sözlerini şöyle tamamladı:
Nitekim İbn Sina, hikmet faziletinin iffet ve cesaretin birlikteliğinden doğduğunu vurgulamıştır. Hikmetin fazileti, kişinin hem kendi hakkına hem de oburların haklarına gerekli özen ve hassasiyeti gösterebilmesidir. Çok para harcayan ve kendine ancak lüksü veren bir insan bencillikten kurtulamaz, okul öncesi çocuğunun benmerkezciliğine saplanıp kalır. Bu kişiler fedakârlık/fedakarlık yaşayamadıkları için, bu tür yüce davranışları sergileyemezler ve dolayısıyla akıl erdemine sahip olamazlar. Bireylerin bilgelik erdemine erişebilmeleri için çocukluktan itibaren bencillikten fedakarlığa hakikatin geliştirilmesi gerekir. Bu nedenle, ebeveynler ve öğretmenler çocuklara almayı olduğu kadar vermeyi de öğretebilmelidir. Bilgelerimiz iffet, kalp ve hikmet olarak sıraladıkları bu erdemlerin toplamından adalet erdeminin elde edildiğini vurgularken, en başa koydukları adalet erdemiyle iyi insan olmayı taçlandırmışlardır. Çocuklarımızın adil bireyler olmaları iffetli, cesur ve akıllı olmaları ile mümkündür. Bugün içinde yaşadığımız vahşi kapitalizm çağında adalete ne kadar ihtiyacımız var değil mi!”
Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı